Anksiyete - Kaygı

Ölüm Korkusu Nedir

Ölüm korkusu ya da ölüm kaygısı birbiri içine geçmiş iki kavramdır. Ölüm ve yaşam aslında birbirinden tamamen zıt görünür. Ancak işin aslı öyle değildir. İkisi birbirini tamamlar. Ölüm yaşamın amacı olarak kabul edilir. Böylece yaşamı tamamlar. Genel anlamıyla doğrudan yaşanmayan ancak gerçekleştiğinde ise var olmadığımız bir durumdur.

Bu yüzden insan ölüm korkusu nedeniyle yaşamının çeşitli zamanlarında farklı tepkiler verir. Ölüm kaygısı ya da ölüm korkusu da doğumdan itibaren insana eşlik eder. Bugünkü yazımızda ölüm korkusu üzerine bir yazı paylaşacağız. Ölüm kaygısı, nasıl ortaya çıktığı, sebepleri, değerlendirilme sürecinde kullanılan ölçekler gibi farklı farklı konuları ele alacağız.

Korku ve kaygılara yönelik Uzman Psikolog Fulya Uzun , Dr. Psikolojik Danışman Serdar Körük ile online terapi seansına başlayabilirsiniz.
İçindekiler
1. Tanatofobi Nedir?
2. Ölüm Korkusu ve Ölüm Nedir ?
3. Ölüm Korkusu Durumuna Yönelik Tutumlar
4. Ölümü Kabullenme
5. Ölümü İstemek Ölüm Korkusunu Nasıl Etkiler
6. Kabullenme Ölüm Korkusunu Nasıl Etkiler
7. Ölüm Kaygısı Nedir ?
8. Ölüm Korkusu Sebepleri Nelerdir
9. Panik Atak Ölüm Korkusu Nasıl Geçer

Tanatofobi Nedir Belirtileri Nelerdir

Tanatofobi, ölüm veya ölümle ilgili konularla ilgili aşırı, anormal ve sürekli bir korku veya kaygı durumunu ifade eder. Bu fobi, bireyin günlük yaşamını etkileyebilir ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesini zorlaştırabilir. Evimdeterapi.com olarak, tanatofobi hakkında bilgi vererek, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini ele alıyoruz.

Tanatafobi kişinin yoğun kaygı hissetmesidir. Kişinin ölüme dair yoğun kaygı durumu bir süre sonra baş edilemez hale gelir. Dolaylı olarak ise depresyon, anksiyete gibi farklı psikolojik sonuçlara neden olur.

Var olan ölüm korkusu uzun süre devam ederse kişinin sosyal hayatı derin bir şekilde bundan etkilenir. Bu gibi durumlarda mutlaka destek almak gerekir.

  • Ölüm aklınıza geldiğinde yoğun kaygı ya da korku yaşamak,
  • Yaşanan korkunun uzun bir süre devam etmesi
  • Tanatofoniye dair duygu ve düşüncelerden kaçmak
  • Korkunun günlük yaşamı olumsuz etkilemesi
  • Ölüm konusu açıldığında panik atak belirtileri
  • Korku sonucunda aileden ve çevreden uzaklaşmak

Bu tür belirtiler sizi oldukça fazla rahatsız ediyorsa yazımızı okumaya devam edin.

Ölüm Korkusu ve Ölüm Nedir

Geçmişten günümüzü kadar ölüme yönelik farklı tanımlar mevcut. Ancak bu tanımların ortak noktası şudur. Organizmanın kendisini yenileme yeteneğini kaybetmesidir. Hayati organların biri ya da birkaçı tamamen işlevini yitirir. Böylece canlının hayatı sonlanır.

Bireysel ve toplumsal açıdan aslında ölüm oldukça kaygı verir. Bu yüzden ölüm korkusu bazı durumlarda istem dışı tetiklenir. Bu algıya yönelik önemli bir nokta ise kişinin yaşıdır.

Çocuklar ölüm karşısında gerileme davranışı gösterir. Çünkü o yaşta ölüm korkusu ile tanışmak istemez. Bu tür durumlarda sessiz kalarak tepki verir. Genellikle ölüm yaşlı insanlarla bir tutulur.

Her ne kadar üzüntü yaratsa dahi ölümün beklenen bir şey olduğu ifade edilir. Aslında bu şekilde oyunun kuralları yerine geldi diye düşünürüz. “Allah sıralı ölüm versin” sözü de aslında bunun göstergesidir.

Varoluşçu Kuram ölümü insanın içinde bulunduğu en büyük ikilem olarak ifade eder. Bu görüş, insanın isterse ölümü seçeceğini ifade eder. Ancak bunu tercih etmese bile ölümü yaşayacaktır.

Bu yüzden ölüm; varoluşun çözüm getiremediği bir durumdur. Ancak istesek de istemesek de yaşayacağız. Bu durum ise ölüm korkusu durumuna yönelik en büyük gizemi ortaya çıkarır. Çünkü bilinmezlik ölüm kaygısı yaratır.

Hemen Seans Al
ölüm kaygısı
ölüm kaygısı

Ölüm Korkusu Durumuna Yönelik Tutumlar

Kişi yaşamını ne kadar anlamlı hale getirirse kaygısı o kadar azalır. Buna karşın bir kabullenme durumu oluşur. Yaşamın sona ermesi kimi insan için ölüm kaygısı ortaya çıkar. Ancak diğer yandan yaşamın sona ermesi kimi insanlar için bir kurtuluştur. Bazı inançlara göre ise ölümsüz bir yaşamın başlangıcıdır.

Bu yüzden algımız bizim korku ve kaygı durumumuzu belirler. Bu noktada tabii ki bazı bilinmezlikler vardır. Hayat sona erdikten sonra yaşam nasıl devam edecek sorusu bu korkuyu tetikler.

Bu bilinmezlik insan yaşamını direkt olarak etkiler. Ölçüsüz ve patolojik şekilde ortaya çıkan ölüm korkusu insanı olumsuz etkiler. Psikolojik iyi oluş düzeyini düşürür. Çünkü insan ölümü ve yaşamı tam anlamıyla kabul ettiğinde var olur. Bu noktada ölüme yönelik düşüncelerin belli bir sınır içinde kalması gerekir.

Eğer ki kişi ölümü sık sık düşünmeye başlarsa ölüm korkusu artar. Çünkü var olan tutum denge ve uyumun bozulmasına neden olur. Artan ölüm kaygısı çevreye olan uyumu bozar.

Ölümü Kabullenme Ölüm Korkusunu Nasıl Etkiler ?

İçinde yaşadığımız toplum güvenlik açısından daha etkindir. Eski çağlardaki gibi hayatımız sürekli risk altında değil. Tabii ki bu durumu yoğun terör saldırıları ve savaşlar yaşayan toplumları dışarda bırakarak söylüyorum.

İnsanın yaşam süresi eskiye nazaran giderek artıyor. Bu yüzden ölüm toplum gerçeği olmaktan ziyade yaşamın son parçası olarak tanımlanıyor. Cinsellik, refah ve mutluluk günümüzde daha ön plandadır.

Bu yüzden insanlar ölümü hatırlatan her şeyden uzak durmaya gayret gösteriyor. Ölü insanları şehirden uzak bölgelere gömme kültürü de aslında bu duruma örnektir.

Bu yüzden günümüzde ölüm insan sınırlarının dışına itilmiştir. Üstü örtülen, görmezden gelinen bir durum haline gelmesi ölümü rahatsız edici bir kategoriye sokmuştur. Ancak ölüm ve yas tutmak saklanması gereken bir şey değildir. Eğer ki ne kadar görmezden gelirsek ölüm korkusu ya da ölüm kaygısı o kadar artar.

Ölümü İsteme Ölüm Korkusunu Nasıl Etkiler ?

Modern çağda bu tür durumlarda daha yaygın hale geldi. Bu durum eskiden az olduğu anlamına gelmesin! Ölüm isteği aslında tahmin ettiğimizden daha yaygın. Çünkü insanlarda Freud’un deyimiyle cansız bir maddeye dönem eğilimi de var. Jung ise bu durumu manevi bir hayat içgüdüsü olarak ifade etmiştir.

Ölümü isteme durumu bir nevi annenin rahmine dönüşü simgeler. Bu durum ise ölüm korkusu ya da ölüm kaygısı durumuna karşı daha güçlü olmamıza yardım eder. Çünkü daha önceden de bahsettiğimiz gibi korkutan durumlara karşın gerileme yaşarız. Ana rahmi huzuru ve rahatı simgeler.

Bu yüzden hayat mücadelesi insanın dışında değil, kendi içindedir. İnsanın sakinliğe ve sessizliğe olan özlemi de bu yüzdendir. Denge ev uyuma duyulan istek, ölüme duyulan özlemden kaynaklanır.

Kapalı Alan Korkusu yazımızı mutlaka okuyun!

Ölümü Kabullenme Ölüm Korkusunu Nasıl Etkiler?

Varoluş felsefesi ölümü kabullenme durumuna vurgu yapar. Bazı ekoller ölümü hayatımızın devam etmesindeki en büyük uyarıcı olarak görür. Ancak diğer yandan diğer ekoller ise ölümü var olmaya yönelik en büyük tehdit olarak görür. Bu yüzden bu iki ekol ölüm korkusu ya da ölüm kaygısı durumunun ortaya çıktığını söyler.

Ölümü cesaretle kabul etmek kaygı ve korkuyu azaltır. Çünkü bu durum psikolojik iyi oluşun bir sinyalidir. Kişi bu gerçekle ne kadar yüzleşirse daha sağlıklı bir ruhsal duruma bürünür.

Ne kadar ölümden kaçmaya çalışırsa ölümün içine o kadar çekilir. Böylece kendi ölümlülüğünü mıh gibi aklına kazır. Bu yüzden ölüm korkusu ya da ölümü reddetme kişide bunalıma sebep olur. Ölümü kabul etmek bu açıdan kişinin iyi oluş düzeyini olumlu etkiler.

 

tanatofobi nedir
tanatofobi nedir

Ölüm Kaygısı Nedir ?

Psikolojinin ilerlemesi ve genişlemesi bu tür durumlara yönelik yeni bakış açılarını ortaya çıkardı. Ölüm korkusu, ölüm kaygısı, yas danışmanlığı gibi çalışma alanları insanlara ölüm olgusunu anlatmaya başladı.

Tabii ki yaşamın sona erecek olması insanı oldukça fazla etkiler. Bu duruma genel anlamda herkes aynı şekilde yaklaşır. Ancak bir biçimde patolojik olarak ortaya çıkan ölüm kaygısı insanı derinden etkiler. Bu nedenle insan ruh sağlığını korumak için yaşamın sonlanasına dair sınırlarını belirlemelidir.

Ölüme karşı alınacak tavır dengede kalmamıza yardım eder. Eğer denge ve uyum azalırsa ölüm korkusu ya da ölüm kaygısı da artar. Bu gerçek kabul edildiği takdirde insan hayatını daha anlamlı yaşamaya başlar.

Bu durumu kabul etmek insanı karamsar bakış açısına itmez. Aksine var olan günleri daha iyi değerlendirmesine yardım eder.

Ölüm kaygısı doğumdan itibaren var olan, bütün korkuların temelinde yatan bir duygudur. Ancak bu durumda korku ve kaygı tanımlarını da birbirinden ayırmak gerekir.

Ölüm kaygısı ; tam bir yok olma durumudur. Ölüm korkusu ise ölümün korkutucu oluğu inancına yönelik somut bir kavramdır. Bu noktada korku ve kaygının kökenleri farklıdır. Ancak tehdit altında bu iki durumu birbirinden ayırt etmek bazen çok zor olur.

Ölüm Korkusu Sebepleri Nelerdir

Literatür araştırmaları ölüm kaygı durumunun çok boyutlu bir durum oluğunu ifade eder. Bu noktada üzerinde en çok durulan boyutları şunlardır;

  • Belirsizlik ve yalnızlık
  • Yakınları yitirme korkusu
  • Kişisel kimliği kaybetme korkusu
  • Ölümden sonra cezalandırılma
  • Geride kalanlar için endişelenme
  • Denetimi kaybetme
  • Acı duyma
  • Bedenini kaybetme
  • Yok olma korkusu.

Bu sebeplere yönelik genel bir açıklama yapalım. Belirsizlik her zaman kaygı verir. Bu yüzden belirsizlik ve yalnızlık ölümün en temel duygusudur. Diğer yandan kişini bedeninin kaybetme düşüncesi benlik algısını düşürür.

Bu tür yok oluş ölüm korkusu durumunu tetikler. Diğer yandan ise kişinin fiziksel olarak acı çekme durumu da ölüm korkusunu tetikler. AIDS , kanser ya da kronik rahatsızlıklar kişinin korku duymasına neden olur.

Diğer bir önemli nokta ise kişinin bakım durumda yalnız kalmasıdır. Eğer ki ölümcül bir durumda kişi tedavi göremeyeceğini düşürse ölüm korkusu artar.

Değinmemiz gereken diğer bir nokta ise kişinin aile yakınlarını kaybetme düşüncesidir. Kişinin bir yakınının ölümüne tanık olması bazı durumlarda bu üzüntüyle başa çıkmasına engel olur. Yaşamış olduğu yoğun acı ölüme karşı korku geliştirmesine neden olur.

Önemli olan bir diğer nokta ise kişinin dini inançlarından dolayı cezalandırılacağını düşünmesidir. Eğer ki ölümden sonra ceza verileceğini ya da işkence göreceğine inanıyorsa bu durum da ölüm korkusunu tetikler.

Panik Atak Ölüm Korkusu Nasıl Geçer

Panik atak ölüm korkusu nasıl geçer sorusu atak anında insanı oldukça yorar. Bu tür anlarda ortaya çıkan kaygı gerçekçi değildir. Bu yüzden panik atak anında ortaya çıkan ölüm korkusunu farklı yöntemlerle ele alırız. Size öleceğinize inandıran kaygı nedir? Bu durum ne zamandır var?

Bu tür sorular sizin kaygınızı anlamamıza yardım eder. Diğer taraftan öleceğine dair bir his olduğunda zaten öncelikli olarak acil servise gidersiniz. Burada yapılan muayene olumlu çıkar.

Genellikle hekimler sizi psikiyatri servisine sevk eder. Bu yüzden var olan kaygınıza yönelik fiziksel bir semptom yoktur. Şunu söylememiz gerekir ki panik atak ölüme sebep olmaz. Ancak bu cümleyi burada okumak belki de sizde basit bir gülümsemeye sebep olmaktan fazla bir işe yaramaz.

Buradaki temel kaygınızı çalışmak kriz anlarını daha iyi yönetmenize yardım eder. Bu yüzden panik atak anında ortaya çıkan durumlara ilişkin var olan ilaçlı tedavinize devam edin. Diğer yandan online terapi hizmeti almak kaygınızın altında yatan temel sebebi anlamanıza yardım eder. Terapi sürecinde ölüm korkusuna yönelik semptomlar giderek hafifler.

Ölüm Nedir

Ölüm yaşam sizce birbirinin tersi olaylar mı? Aslına bakarsanız değil ancak sözlük anlamında tam zıttı olarak değerlendiririz. İnsan yaşamı boyunca pek çok şey yaşar.

Yaşamı bütünleştiren şey bu yaşantıların sonu olarak kabul edilen ölümdür. Hayatımız boyunca bir gün sonu yaşayacağımızı biliriz. Ancak olabildiğince bu yaşantıyı reddeder, görmezden geliriz. Ancak istesek de istemesek de bunu yaşayacağız.

Ölüm kavramını ele alırken kültürden, inançtan bağımsız değerlendiremeyiz. Bu nedenle farklı toplumlarda farklı tanımlarla ele alınmıştır. Ancak her tanımda ortak bir cümle olan kaçınılmaz olan kavramı elbet yaşayacağız.

Bu nedenle hiçbir zaman basit bir olay olarak göremeyiz. Bizi en çok üzen şey ölümden ziyade ölümün şeklidir. Herkes huzur içinde hayata veda etmek ister.

Ölüm Korkusu ve Ölümü Kabullenme

İnkar hayatımızın her alanında yer alır. Kimi zaman bir ayrılığı inkar ederiz, kimi zaman bir duyguyu. Ancak reddettiğimiz şey onun gerçekliğini nasıl değiştirir ki? Değiştirmez elbet dediğinizi duyar gibiyim.

Ölüm korkusunu reddederiz çünkü hayatımızın bir parçası olmasını kabul edemeyiz.  Bu nedenle bu kelimeyi hatırlatacak şeyleri olabildiğince yaşamımızdan çıkarmaya çalışırız.

Başkasının bahçesinde hep yaşanacağını zannederiz. Ancak elbet bir yakınımız bunu yaşayacaktır. Önce yas tutarız, ardından kabul ederiz. En sonunda ise kendimiz yüzleşiriz. Şanslıyızdır ki, ölüm geldiğinde biz olmayacağız.

Ölümü konuşmak ölümü kabullenmek için önemli bir şeydir. Online yas terapisi sürecinde ulaşmak istediğimiz konu “kabul etmektir”. Ancak insan aklı ölümü kabul edilmemesi, reddedilmesi ya da inkar edilmesi gereken bir şey olarak algılar.

Bu nedenle her geçen gün ölüme yaklaştığımızı reddederiz. Bu nedenle ölen kişileri şehirlerden uzak, izbe yerlere, ağaçların arasına gömeriz. Görmek, duymak, fark etmek istemeyiz.

Ölüm üstü örtülen, kötü, dışlanması bir nesne olarak algılanır.

Ölüm Korkusu ve Ölümü İsteme

Freud, ölümün istenilen bir şey olduğunu ifade eder. Nasıl ki insan yaşamak ister, yeri geldiğinde ölmek de ister. Veda etmek gerekir bazen. Veda etmeyi de bilmek gerekir.

Tabii ki bunun doğal yollarla olması gereken kısımlarını konuşuyoruz şu an. Jung, ölüm isteğini ise tekrardan huzur içerisinde yaşadığımız ana rahmine dönüş olarak ifade eder.

Hayat bir mücadeledir. Bu mücadelede insan kendisinin düşmanıdır. Bu nedenle insan bu yükten kurtulmak için ölümü ister. Bu bir son değil, huzura ermektir.

Çeşitli kuramsal yaklaşımlar kişinin yaşadığı varoluş kaygısını ölümle açıklar. Bu duyguyu kabul etmek ise psikolojik iyi oluşun bir parçası olarak kabul edilir. Bir başlangıç varsa eğer mutlaka bir son da olacaktır.

Sınırsız bir yaşam mümkün değildir. Ölümsüz olmayı ister miydiniz? Herkes gitmişken tek başınıza kalmayı?

Ölüm Korkusu ve Yas Tutma

Bir başlangıç varsa elbette son da olacaktır dedik. Bu nedenle ölüm korkusunu konuşurken yas sürecini de ele almalıyız. Bir yakınımızın hayatının sona erdiğini görmek başlangıçta oldukça yıkıcıdır. Ancak bir süre sonra büyümemize de yardım eder. Duygusal olarak büyütür.

Diğer taraftan üstlendiğimiz sorumluluklar da büyümemize yardım eder. Online yas terapisi kişinin içinde bulunduğu duyguları anlamlandırmasına yardım eder.

Başlangıçta şok içinde olan ve ölümü inkar eden kişi online yas terapisi süreci ile kabullenme evresine doğru bir yolculuğa çıkar. En sonunda ise veda eder. Bu veda bağın kopması değil, bağın kalıcı hale gelmesidir.

Yas sürecinin normalin dışında devam etmesi kişinin de yaşamını olumsuz etkiler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir